Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, milyonlarca can kaybına neden oldu. Salgından etkilenen tüm ülkeler çeşitli önlemlerle hem sağlık krizi hem de beraberinde yaşanan ekonomik krizle baş etmeye çalıştı. Geçen 10 ayın sonunda ise nihayet tünelin sonunda umut ışığı belirdi. Şimdi yeni tartışma konusu ise hangi korona aşısı güvenli sorusu haline geldi.
Geçen süre sonunda geniş kitlelerde denenen 11 aşıdan dördü öne çıktı. Biontech, Gamaleya Enstitüsü, Moderna ve son olarak Oxford üçüncü faz çalışmalarında alınan ilk sonuçların yüksek oranlarda etkili olduğunu duyurdu. Bu dört aşıdan ikisi geleneksel yöntemleri kullanırken diğer ikisi ise yeni bir deneysel yaklaşımla üretildi. Tartışmaların büyümesi ve toplumların hangi korona aşısı güvenli sorusunu sorması da bu noktada başladı.
Aşılar Arasında Ne Fark Var?
Geleneksel aşılarda hedef virüsler, zayıflatılarak veya etkisizleştirilerek vücuda enjekte ediliyor. Böylece vücut, kendisine zarar veremeyecek halde bünyesine aldığı virüse karşı bağışıklık kazanmayı öğreniyor. Bu aşı üretim tipine viral vektör tabanlı aşı deniyor.
RNA tabanlı aşılarda ise virüsün tamamı yerine, genetik bilgisini taşıyan RNA zincirinden önemli bir bölüm vücuda enjekte ediliyor.
BioNtech ve Moderna aşıları RNA tabanlı, Sputnik V ve Oxford/Astrazeneca aşıları da viral vektör tabanlı olarak geliştirildi.
Bu iki tip aşı geliştirme süreci üretim parametreleriyle de birbirinden ayrılıyor. Viral vektör tabanlı aşı geliştirme süreci, canlı hücreye ihtiyaç duyması bakımından daha uzun sürüyor ve maliyeti de artıyor. RNA tabanlı aşılar ise kısa zamanda daha fazla üretim yapılabilmesine olanak sağlıyor.
Aşılarla ilgili ikinci önemli farklılık da dağıtım ve depolama süreçlerinde ihtiyaç duyulan soğuk zincir uygulamasında ortaya çıkıyor. RNA değişken bir yapıda olduğu için, RNA tabanlı aşıların daha düşük sıcaklıklarda korunması gerekiyor. Normal soğutucularda kısa süre saklanabiliyorlar. Ancak daha uzun süre korunabilmeleri için eksi 20 ya da eksi 70 santigrat derecede tutulmaları gerekiyor. Viral vektör aşıları ise, normal saklama koşullarında uzun süre bozulmadan dayanabiliyor.
Söz konusu dört aşının da etkili olabilmeleri ve yeterli bağışıklığı sağlaması için 3-4 hafta arayla ikişer doz uygulanması gerekiyor.
Aşılar Nasıl Geliştiriliyor?
Koronavirüs aşı çalışmaları da diğer aşı uygulamalarıyla aynı prosedüre uygun ilerliyor. İlk olarak virüs hakkında bilgi ediniliyor. Ardından virüs laboratuvar çalışmalarına uygun şekilde hazırlanıyor. Bu süreç virüsün zayıflatılması ya da izole edilmesi gibi yöntemlerle uygulanıyor ve uygun dozlar belirleniyor. Daha sonra klinik deneyler öncesi test süreci başlıyor. Bu süreç hayvanlar üzerinde uygulamayı kapsıyor. Bu uygulamada geliştirilmekte olan aşınını etkileri gözleniyor ve insanlar üzerinde deneme için geliştiriliyor. Aşı geliştirme sürecinde en kritik aşama bundan sonra başlıyor. Klinik araştırma olarak adlandırılan bu aşamada insanlar üzerinde testler yapılıyor. Klinik araştırma sürecinden başarıyla çıkan aşı çalışması onay sürecine giriyor. Covid-19 gibi tüm dünyayı etkileyen salgınlarda onay süreci belirli kriterler ile hızlandırılabiliyor. Tüm bu sürecin sonunda ise lisans alan aşı çalışmaları planlama ve üretim sürecine geçerek hayata geçiriliyor.